Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Ostrogotlar
Burgontlar
Angle ve Saksonlar
Franklar
Germen halklar, Roma döneminin muhtemelen en büyük barbar topluluğudur. İlk olarak İskandinavya’nın güneyinde görülen Germenler, o zamandan beri bu adı taşıyan topraklara, yoğun biçimde yerleşmeye başladıkları M.Ö. 90 yılında Posidonius tarafından Germeni olarak adlandırılmışlardır. Germenler, Jutland Ada’sı dolaylarında bir bölgeden geldikleri sanılan bir Hint-Avrupa halkı idi. Germen dünyası, çok dağınık, kısa ömürlü boylara ayrılmıştı. Bir devlet, bir kent kuramamışlardır. Germen dünyası asıl birliğini benzer yaşam biçimlerine ortak teknik ve uygarlığa borçludur. Kabile yapısı içinde Germen, bir savaşçı ve köylüdür. Silahları kargı, çift yüzlü balta ve uzun kılıçtı. Toprağı ortaklaşa işlerler ve yaygın bir hayvancılıkları vardı. Evlerini ve giysilerini, topraktan, sürülerinden ve avladıkları hayvanlardan sağlarlar. Dinleri, doğaya tapma üzerine kuruludur. Germenler için temel sosyal hücre aileydi. Kitleler halinde sınırları aşmışlardı. Kimi Roma dünyasının nüfusça az bölgelerine çiftçi olarak yerleşmek, kimi orduda bir yer tutmak için göç etmiştir. Roma’nın askerî birlikleri Cermenaşiretleri ile ilk karşılaştıkları zaman Cermenler çobanlık ve çiftçilik yapan yarı göçebe topluluklardan meydana geliyordu. Romalıların MS: 1. yüzyılda Ren boylarına ulaşması ve Elbe’ye kadar Alman bölgesini işgal etmelerinden sonra Cermenlerin basit yarı göçebe hayat tarzlarında değişmeler başlamıştır. Bronz çağından beri Akdeniz dünyası ile ticari ilişkileri vardır. Roma’nın tarım yöntemlerini, hatta bağcılığını benimsemişlerdir. Roma diplomasisi de, Cermen baskılarını önlemek için, kendine yakın unsurları destekleyerek onların kabile sisteminden aristokratik bir topluma dönüşmelerine yardım etti. Böylece devam eden bu etkileşim sürecinde Germen topluluklar daha birinci yüzyıllardan itibaren Roma içlerine girmeye başlamışlardı ve bu yayılma ikinci ve üçüncü yüzyıl boyunca da devam etmişti. Ancak ilk dönemlerde Roma onları kendi politik yapısı içerisinde eritmeyi başarabilmişti. Dördüncü yüzyıldan itibaren Hun baskısı ile gelen yoğun ve büyük dalgalar karşısında Roma’nın pek yapacak bir şeyi olmayacaktı. Hunların baskısını ilk hisseden Germen kavimlerinden Ostrogotlar oldu.
Hunların önünden kaçan Ostrogotlar ise Macaristan’a gelmişlerdi. Batı Roma topraklarına saldırdılar. İtalya’yı yağmaladılar. Bunun üzerine Romalı General Stilikon kumandasındaki güçlü bir Roma ordusu Ostrogot’ları kuşattı. Kanlı bir savaştan sonra çoğu kılıçtan geçirildi. Kaçabilenler tekrar Macaristan’a döndüler. 453 yılında Atilla ölünce Hun egemenliğinden kurtulan Ostrogotlar, önce Bizans üzerine yürüdüler. Ostrogot kralı Teodorik, Balkanları aşarak Trakya ve Makedonya’yı yağmaladı. Kısa bir süre sonra ise İstanbul önlerine geldi. Bizans İmparatoru, Teodorik’i anlaşmaya ikna etti ve Teodorik Ostrogotları alıp İtalya’ya gitti. Burada Batı Roma ile Odaks’ı yenen Teodorik, İtalya’ya hâkim oldu. Kendini İtalya Kralı ilan etti. Teodorik’in ölümü üzerine Bizans, İtalya’daki Ostrogotlar üzerine General Belizarius’u yolladı.552’de yapılan savaşta Belizarius başarılı olamayınca General Narses İtalya’ya gönderildi. O başarılı olup Ostrogot kralını tutuklayıp öldürünce Ostrogotlar teslim oldular. Böylece İtalya Bizans imparatorluğu sınırları içerisine alındı. Dört yıl sonra sıra Vizigotlardadır. Vizigotların öfkesi, sonraki üç büyük istilanın da başlangıcı olmuştur. Vizigotlar Hunların Avrupa’ya gelişleri üzerine 376 yılında Tuna boylarına inip Balkanları ve Trakya’yı istila ettiler.
İmparator Valens büyüyen bu tehlikeyi önlemek için harekete geçti. Edirne’ye kadar gelip Vizigotlarla savaştı, Ancak yapılan savaşta Roma kuvvetleri yenilip Valens öldü. Valens’in yerine geçen Büyük Teodosius, Vizigotların akınlarını barış yolu ile durdurdu. Onları Trakya ve Meoya’de yerleştirdi. Ancak onun ölümünden sonra Vizigotların başına geçen kral Alorik Bizans’ı ve Batı Roma’yı sıkıştırmaya başladı. Bizans’a karşı pek etkili olamayan Alarik, İllirya Yolu ile Batı Roma topraklarına girdi. 410 yılında Roma’yı ele geçirdi. Ancak İtalya’nın Vizigotlar için tehlikeli olduğunu bildiğinden etrafındaki topluluğu Sicilya ve Afrika’ya geçirmek istedi. Aniden ölünce yerine geçen Atolf, Romalılarla anlaşıp Vizigotları, Galya’ya götürdü. Burada Roma’nın bağlaşığı olarak bir krallık kurduktan sonra krallığının sınırlarını kuzeyde Luvr nehrine, güneyde İspanya’ya kadar genişletti. Tuluz şehrini başkent edinen Vizigotlar, uzun süre bu topraklarda oturdular ve Fransa ile İspanya’daki yerli halk ile kaynaştılar. Burgontlar, önce Galya’da sonra Ren nehri dolaylarında oturdular. Bura da Roma’nın bağlaşığı olarak Lyon şehri merkez olmak üzere bir krallık kurdular. M.S 500’de Frankların egemenliği altına girdiler.
Bütün bu Cermen kavimlerini batıya süren Hunlar, Atilla ile 451 ve 452 yıllarında Roma’yı istila ederek yağmaladılar. Kuzey denizi kıyılarından gelmiş olan topluluklar olan Donlar, Angıllar, Jut, Saksonlar, Anglosaksonlar ise, 441-443 yılları arasında Büyük Britanya’nın güney ve doğu taraflarını işgal ettiler. Yenilen Britonların bir kısmı kıta Avrupa’sındaki Fransa’ya gittiler. Böylece Roma’nın Avrupa toprakları babadan oğulla geçecek şekilde irili ufaklı Germen Krallıkları arasında taksim edildi. Cermen istilası hiçbir genel plan olmadan iki yüzyıl boyunca bazı barbar şeflerinin keyfi müdahalelerine kalmış olan saldırılar halinde devam etti. Bu arada bazı kavimler birkaç defa yer değiştirdiler. Doğudan gelmiş olan Vandallar, Burgonlar, Gotlar, Almanlar ve Longabordlar mızrakla savaşırken, Kuzey Denizi kıyısından gelmiş olan Franklar, Saksonlar, Angıller balta ile piyade olarak savaşıyorlardı. Buralarda Cermence konuşan çiftçiler daha önce Roma topluluklarının seyrek biçimde yerleşmiş oldukları yeni ve verimli toprakları ele geçirdiler. Cermence konuşan gezgin savaşçıların kurdukları devletler, Kuzey Çin’de ve İran’da barbar topluluklarca kurulan devletler gibi kısa ömürlü olurken, tarıma dayanan bu yerleşmelerin uzun ömürlü olduğu görüldü. Cermen istilaları ve bu istilaların yol açtığı kargaşalar Batı dünyasının Latin kent merkezlerini altüst edince, manastırlar, Hristiyan sofuluğunun, eğitiminin ve kültürünün en hareketli merkezleri oldular.
Tarih: 2019-12-22 21:12:42 Kategori: Tarih
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Cermen İstilası Nedir
Bu Yazıda Neler Var:
Cermen İstilası
4.yy’ da başlayan Hun ilerleyişinin önünden kaçan Avrupalı kavimler içerisinde en önemlileri Germenlerdir. Bunlar Roma sınırında yaşantılarını sürdürüyorlardı. Kaynaklara göre bugünkü Ren ve Dinyepar nehirleri arasında yerleşmiş bulunan Germenler iki büyük kola ayrılmakta idi. Bunlar:Doğu Germenler
VizigotlarOstrogotlar
Batı Germenler
Vandallar ve SüverlerBurgontlar
Angle ve Saksonlar
Franklar
Germen halklar, Roma döneminin muhtemelen en büyük barbar topluluğudur. İlk olarak İskandinavya’nın güneyinde görülen Germenler, o zamandan beri bu adı taşıyan topraklara, yoğun biçimde yerleşmeye başladıkları M.Ö. 90 yılında Posidonius tarafından Germeni olarak adlandırılmışlardır. Germenler, Jutland Ada’sı dolaylarında bir bölgeden geldikleri sanılan bir Hint-Avrupa halkı idi. Germen dünyası, çok dağınık, kısa ömürlü boylara ayrılmıştı. Bir devlet, bir kent kuramamışlardır. Germen dünyası asıl birliğini benzer yaşam biçimlerine ortak teknik ve uygarlığa borçludur. Kabile yapısı içinde Germen, bir savaşçı ve köylüdür. Silahları kargı, çift yüzlü balta ve uzun kılıçtı. Toprağı ortaklaşa işlerler ve yaygın bir hayvancılıkları vardı. Evlerini ve giysilerini, topraktan, sürülerinden ve avladıkları hayvanlardan sağlarlar. Dinleri, doğaya tapma üzerine kuruludur. Germenler için temel sosyal hücre aileydi. Kitleler halinde sınırları aşmışlardı. Kimi Roma dünyasının nüfusça az bölgelerine çiftçi olarak yerleşmek, kimi orduda bir yer tutmak için göç etmiştir. Roma’nın askerî birlikleri Cermenaşiretleri ile ilk karşılaştıkları zaman Cermenler çobanlık ve çiftçilik yapan yarı göçebe topluluklardan meydana geliyordu. Romalıların MS: 1. yüzyılda Ren boylarına ulaşması ve Elbe’ye kadar Alman bölgesini işgal etmelerinden sonra Cermenlerin basit yarı göçebe hayat tarzlarında değişmeler başlamıştır. Bronz çağından beri Akdeniz dünyası ile ticari ilişkileri vardır. Roma’nın tarım yöntemlerini, hatta bağcılığını benimsemişlerdir. Roma diplomasisi de, Cermen baskılarını önlemek için, kendine yakın unsurları destekleyerek onların kabile sisteminden aristokratik bir topluma dönüşmelerine yardım etti. Böylece devam eden bu etkileşim sürecinde Germen topluluklar daha birinci yüzyıllardan itibaren Roma içlerine girmeye başlamışlardı ve bu yayılma ikinci ve üçüncü yüzyıl boyunca da devam etmişti. Ancak ilk dönemlerde Roma onları kendi politik yapısı içerisinde eritmeyi başarabilmişti. Dördüncü yüzyıldan itibaren Hun baskısı ile gelen yoğun ve büyük dalgalar karşısında Roma’nın pek yapacak bir şeyi olmayacaktı. Hunların baskısını ilk hisseden Germen kavimlerinden Ostrogotlar oldu.
Hunların önünden kaçan Ostrogotlar ise Macaristan’a gelmişlerdi. Batı Roma topraklarına saldırdılar. İtalya’yı yağmaladılar. Bunun üzerine Romalı General Stilikon kumandasındaki güçlü bir Roma ordusu Ostrogot’ları kuşattı. Kanlı bir savaştan sonra çoğu kılıçtan geçirildi. Kaçabilenler tekrar Macaristan’a döndüler. 453 yılında Atilla ölünce Hun egemenliğinden kurtulan Ostrogotlar, önce Bizans üzerine yürüdüler. Ostrogot kralı Teodorik, Balkanları aşarak Trakya ve Makedonya’yı yağmaladı. Kısa bir süre sonra ise İstanbul önlerine geldi. Bizans İmparatoru, Teodorik’i anlaşmaya ikna etti ve Teodorik Ostrogotları alıp İtalya’ya gitti. Burada Batı Roma ile Odaks’ı yenen Teodorik, İtalya’ya hâkim oldu. Kendini İtalya Kralı ilan etti. Teodorik’in ölümü üzerine Bizans, İtalya’daki Ostrogotlar üzerine General Belizarius’u yolladı.552’de yapılan savaşta Belizarius başarılı olamayınca General Narses İtalya’ya gönderildi. O başarılı olup Ostrogot kralını tutuklayıp öldürünce Ostrogotlar teslim oldular. Böylece İtalya Bizans imparatorluğu sınırları içerisine alındı. Dört yıl sonra sıra Vizigotlardadır. Vizigotların öfkesi, sonraki üç büyük istilanın da başlangıcı olmuştur. Vizigotlar Hunların Avrupa’ya gelişleri üzerine 376 yılında Tuna boylarına inip Balkanları ve Trakya’yı istila ettiler.
İmparator Valens büyüyen bu tehlikeyi önlemek için harekete geçti. Edirne’ye kadar gelip Vizigotlarla savaştı, Ancak yapılan savaşta Roma kuvvetleri yenilip Valens öldü. Valens’in yerine geçen Büyük Teodosius, Vizigotların akınlarını barış yolu ile durdurdu. Onları Trakya ve Meoya’de yerleştirdi. Ancak onun ölümünden sonra Vizigotların başına geçen kral Alorik Bizans’ı ve Batı Roma’yı sıkıştırmaya başladı. Bizans’a karşı pek etkili olamayan Alarik, İllirya Yolu ile Batı Roma topraklarına girdi. 410 yılında Roma’yı ele geçirdi. Ancak İtalya’nın Vizigotlar için tehlikeli olduğunu bildiğinden etrafındaki topluluğu Sicilya ve Afrika’ya geçirmek istedi. Aniden ölünce yerine geçen Atolf, Romalılarla anlaşıp Vizigotları, Galya’ya götürdü. Burada Roma’nın bağlaşığı olarak bir krallık kurduktan sonra krallığının sınırlarını kuzeyde Luvr nehrine, güneyde İspanya’ya kadar genişletti. Tuluz şehrini başkent edinen Vizigotlar, uzun süre bu topraklarda oturdular ve Fransa ile İspanya’daki yerli halk ile kaynaştılar. Burgontlar, önce Galya’da sonra Ren nehri dolaylarında oturdular. Bura da Roma’nın bağlaşığı olarak Lyon şehri merkez olmak üzere bir krallık kurdular. M.S 500’de Frankların egemenliği altına girdiler.
Bütün bu Cermen kavimlerini batıya süren Hunlar, Atilla ile 451 ve 452 yıllarında Roma’yı istila ederek yağmaladılar. Kuzey denizi kıyılarından gelmiş olan topluluklar olan Donlar, Angıllar, Jut, Saksonlar, Anglosaksonlar ise, 441-443 yılları arasında Büyük Britanya’nın güney ve doğu taraflarını işgal ettiler. Yenilen Britonların bir kısmı kıta Avrupa’sındaki Fransa’ya gittiler. Böylece Roma’nın Avrupa toprakları babadan oğulla geçecek şekilde irili ufaklı Germen Krallıkları arasında taksim edildi. Cermen istilası hiçbir genel plan olmadan iki yüzyıl boyunca bazı barbar şeflerinin keyfi müdahalelerine kalmış olan saldırılar halinde devam etti. Bu arada bazı kavimler birkaç defa yer değiştirdiler. Doğudan gelmiş olan Vandallar, Burgonlar, Gotlar, Almanlar ve Longabordlar mızrakla savaşırken, Kuzey Denizi kıyısından gelmiş olan Franklar, Saksonlar, Angıller balta ile piyade olarak savaşıyorlardı. Buralarda Cermence konuşan çiftçiler daha önce Roma topluluklarının seyrek biçimde yerleşmiş oldukları yeni ve verimli toprakları ele geçirdiler. Cermence konuşan gezgin savaşçıların kurdukları devletler, Kuzey Çin’de ve İran’da barbar topluluklarca kurulan devletler gibi kısa ömürlü olurken, tarıma dayanan bu yerleşmelerin uzun ömürlü olduğu görüldü. Cermen istilaları ve bu istilaların yol açtığı kargaşalar Batı dünyasının Latin kent merkezlerini altüst edince, manastırlar, Hristiyan sofuluğunun, eğitiminin ve kültürünün en hareketli merkezleri oldular.
Tarih: 2019-12-22 21:12:42 Kategori: Tarih
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx